Evlilik birliği kadın ve erkek eşe birden fazla yükümlülük getirmemektedir. Bu yükümlülüklerden biri de sadakattir. Taraflar, evlenerek birbirlerine karşı olan sadakat yükümlülüğüne uygun hareket etme sözü vermektedir. Kadın veya erkek eşten birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak zinada bulunması halinde zina nedeniyle boşanma davası açılabilmektedir.
ZİNA (ALDATMA) NEDİR?
Eşlerden birinin, eşi dışındaki karşı cinsiyetten biri ile kusurlu bir şekilde cinsel birliktelik yaşamış olmasına zina denir. Zina yapan eş sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket etmektedir. Sadakat yükümlülüğüne aykırı her davranış boşanma için bir neden olabilmektedir ancak sadakat yükümlülüğüne aykırı her davranış zina anlamına gelmemektedir.
Sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışın zina olarak sayılabilmesi için eşlerden biri başka bir kimseyle cinsel birliktelik yaşamalıdır. Cinsel birliktelik dışında kalan davranışlar zina sayılmayacaktır.
ZİNA (ALDATMA) NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI
Türk Medeni Kanunu’nda boşanma nedenleri özel ve genel boşanma nedenleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Zina nedeniyle boşanma özel boşanma sebebidir. Eşlerden birinin zinada bulunması halinde başkaca bir boşanma sebebine gerek duyulmadan tarafların boşanmalarına karar verilecektir.
TMK m.161’e göre;
"Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur."
Zina nedeniyle boşanma davasında en önemli husus zinanın ispatlanabilmesidir. Yargıtay kararlarıyla birlikte geliştirilen uygulamada, normal koşullarda zinanın ispatının zor olması nedeniyle tam ispat aranmamakta yaklaşık ispat ile hâkimde vicdani kanaatin oluşması yeterli bulunmaktadır. Dolayısıyla zinanın varlığı mesaj, otel kayıtları, uçak kayıtları, fotoğraf, video, ses kaydı, tanık gibi deliller ile ispatlanabilir.
Zina nedeniyle boşanma davası, eşler arasındaki malların paylaşımını dahi etkilemektedir. TMK’nda yer alan düzenlemeye göre zina nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin payının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.
Bu makalemiz de ilginizi çekebilir; Anlaşmalı Boşanma Davası |
ZİNA (ALDATMA) NEDENİYLE BOŞANMA DAVASININ ŞARTLARI
Kanunumuzda yapılan düzenleme ve yerel uygulamalara göre zina nedeniyle boşanma davasının 3 şartı bulunmaktadır. Bunlar;
Karı-Koca Arasında Geçerli Bir Evlilik Birliği Olmalı;
Zinanın yaşanmış olduğu dönemde eşler arasında geçerli bir evlilik olmalıdır. Tarafların imam nikâhıyla evli olmaları veya evli olmamaları halinde eşlerden birinin karşı cinsten biriyle cinsel birliktelik yaşamasının hukuken herhangi bir karşılığı bulunmamaktadır.
Evlilik birliğinin devam etmesi, tarafların resmi nikâhla evlenmeleri ve evlilik birliğinin hâkim kararıyla sona ermesi anına kadar devam etmektedir. Dolayısıyla boşanma davası devam ederken eşlerden birinin, karşı cinsten biriyle cinsel birliktelik yaşaması durumu da zina sayılmaktadır. Boşanma davası süresinde zinanın gerçekleşmesi halinde, davanın ıslahı yoluyla zina nedeniyle boşanma davasına çevrilebilir.
Cinsel Birliktelik Gerçekleşmeli;
Yalnızca cinsel birlikteliğin gerçekleşmiş olması yeterli olmayacaktır. Zina eyleminin karşı cinsten biriyle yapılmış olması gerekmektedir. Erkek eşin bir başka erkek ile veya kadın eşin bir başka kadın ile zinada bulunması zina nedeniyle boşanma davası açılamayacaktır. Bu durumda haysiyetsiz yaşam sürme nedeniyle boşanma davası(TMK m.163) açılabilmektedir.
Ayrıca eşin, karşı cinsten biri ile öpüşmesi, sarılması, kucaklaşması veya cinsel olarak yakın temaslarda bulunması zina sayılmamaktadır. Kanunda doğrudan cinsel birliktelikten söz edildiğinden zinadan bahsedebilmek için cinsel birliktelik gerçekleşmiş olmalıdır.
Aldatan Eş Kusurlu Olmalı
Zinanın gerçekleşmiş kabul edilebilmesi için eşin, bilerek ve isteyerek zinada bulunması gerekir. Uyuşturucu madde etkisi altında kalarak, tehdit edilerek, hileye maruz kalarak veya fiziksel şiddet uygulanarak zorla cinsel birlikteliğin gerçekleştirildiği durumlarda zina oluşmamıştır.
Zira burada önemli olan eşin sadakat yükümlülüğüne uygun hareket etmeyerek zinaya konu cinsel birlikteliğin gerçeklemesidir. Bununla birlikte eşin, mal varlığı itibariyle tehdit edilmesi üzerine cinsel birlikteliğin yaşanmış olması zina olarak sayılacaktır.
Aldatılan Eş Zinayı Affetmemeli;
Kanunda yer alan düzenlemeye göre affeden tarafın dava hakkı yoktur. Affetme davranışı, genel olarak aldatılan eşin aldatma olayını gerçekleşmemiş gibi hareket etmesidir. Bu durumda örtülü bir şekilde af gerçekleştirilmektedir. Ancak aldatılan eş, yazılı veya sözlü olarak da zinayı affedebilir. Dolayısıyla affetme şekle bağlı değildir. Burada önemli olan zinanın affedildiğinin dış dünya tarafından anlaşılır olması ve affetmenin özgür irade ile herhangi bir baskı altından olmadan yapılmasıdır.
Zina eylemi ancak yapıldıktan sonra affedilebilecektir. Zinaya önceden izin verme gibi bir durum söz konusu olamayacaktır. Dolayısıyla aldatan eş önceden muvafakat verildiğini ileri sürerek aftan söz edemez.
Dava 6 Ay İçerisinde Açılmalı;
Zinanın öğrenilmesi üzerine zina(aldatma) nedeniyle boşanma davası 6 ay içerisinde açılmalıdır. Herhalde zina üzerinden 5 yıl geçtikten sonra zina nedeniyle boşanma davası açılamayacaktır. Bu nedenle zinanın 5 yıl içerisinde öğrenilip zina nedeniyle boşanma davasına konu edilmesi gerekmektedir.
Kanunda öngörülen 6 ay süre hak düşürücü sürelerdendir. Dolayısıyla zina nedeniyle boşanma davasının açılması halinde hâkim tarafından 6 aylık hak düşürücü süre resen göz önünde bulunduracaktır. Ayrıca tafralar da her zaman hak düşürücü süre nedeniyle itiraz da bulunabilir.
ZİNA SUÇ MUDUR?
12.10.2004'te Resmi Gazete' de yayımlanan 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu'nda zina suç olmaktan çıkarılmıştır. 2004 yılına kadar Türkiye’de zina eylemi suç olarak sayılmış ve zinayı gerçekleştiren eşe, evlilik birliğinden haberdar olan 3. kişiye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilmiştir. Ancak hukukumuzdaki pek çok değişiklikle birlikte temel insan hak ve özgürlüklerine uygun olarak her iki eş bakımından da zinanın suç sayılması da ortadan kaldırılmıştır.
ZİNA NEDENİYLE 3. KİŞİYE KARŞI MANEVİ TAZMİNAT DAVASI AÇILABİLİR Mİ?
Aldatılan eşin, 3.kişiden manevi tazminat talep etme hakkının olup olmadığı pek çok kez tartışılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulu 06.07.2018 Tarih 2017/5 E. 2018/7 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında bu tartışmaya son verilmiştir. Buna göre;
“…üçüncü kişi tarafından gerçekleştirilen başkaca bir kişilik hakkı ihlali bulunmadıkça, salt evli bir kişiyle birlikte olmak şeklindeki eyleminden dolayı aldatılan eşin üçüncü kişiden manevi tazminat isteyebilmesinin mümkün bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır..”.
Eşlerden birinin, diğer eşi aldatması üzerine aldatılan eşin manevi tazminat talep etme hakkı doğmaktadır. Zira zina ile birlikte aldatılan eşin kişilik haklarına saldırıda bulunulmaktadır. Ancak aldatılan eş, yalnızca zina nedenine dayanılarak tazminat isteme hakkını aldatan eşe karşı kullanılabilmektedir. Dolayısıyla aldatılan eş, zina dışında kişilik haklarına saldırı niteliğinde sayılabilecek herhangi bir davranışa maruz kalmadıkça 3.kişiden manevi tazminat talep etme hakkına sahip değildir.
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Zina nedeniyle boşanma davasında görevli mahkeme Aile mahkemeleridir. Aile mahkemesinin bulunmadığı adli yargı çevresinde açılan davalarda Asliye Hukuk mahkemeleri görevlidir. Yetkili mahkeme ise; eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
Detaylı bilgi almak ve danışmanlık hizmetleri için iletişim bölümündeki bilgilerden Kocaeli avukatlık büromuz Av. Revşan Çiftçi Hukuk Bürosu’na ulaşabilirsiniz.
Kommentare